Akşam Gazetesi yazarı Şakir Süter'in 04.06.2006 tarihli "Çetemiz Oldu" isimli yazısına, Sedat Peker'den yanıt geldi.
4 Haziran 2006 tarihli “Çetemiz Oldu” yazınızı dikkatlice okudum.Öncelikle bu kadar hassas olan bir konuya değindiğiniz ve dikkat çektiğiniz için hem okuyucunuz, hem de bir vatandaş olarak size teşekkür ederim.
Yalnız, bence yazınız yarım olmuş diğer yarısını bir sonra ki gün yayınlayabileceğinizi düşündüğüm için, bugün köşenize baktığımda diğer yarısını yani çözüm için halka olan tavsiyelerinizi göremedim.
Çocukluğumun ilk yıllarından beri yaşadığım hayatı farklı yorumlar, bu yüzden de yazgımı farklı bir şekilde takip etmeye çalışırdım.(Fark dediğim şey savunma amaçlı Aksiyon)
Bu tip hayat tarzları çok fazla yaşanmadığından insanlara enteresan gelebileceği, bu yüzden de özene bileceklerini düşündüğüm için kendimle ilgili sorulan hiçbir soruya iyi bir insan veya normal bir insan olduğum yönünde cevap vermedim.Kendimle ilgili tek tanımım ise normal bir insan olmadığım, kötü bir insan olduğumdur.(Şahsıma özenti duyulmaması adına söylüyordum)
Bu açıklamayı yapmamım sebebi, yazınızda bahsi geçen insanları teşvik edenin şahsımın olmadığını kanıtlama gayretidir.
Sizler mesleğiniz itibarı ile toplum rehberliği yapan kişilersiniz.Köşe yazınızda sorunu çok iyi anlatmışınız.Fakat çözüm anlatmayı galiba unutmuşsunuz.
Kız çocuklarına neredeyse sokak ortasında tecavüz ediliyor, alışveriş için evden çıkan kadınlar kapkaça uğrayarak ya yaralanıyor ya da ölüyor.Şanslıysa, bunlar başına gelmediyse, şükür evime gelebildim diyor; bu seferde evinin soyulduğunu görüyor!....
Evin reisi konumunda olan baba ise iş yerinin ayda bir iki kere soyulmasını artık normal karşılar hale geliyor.
Sokaklar bedava denecek fiyata uyuşturucuyla dolu.PKK’nın emriyle tüm kaçakçılar yurt dışına yolladıkları uyuşturucunun % 10’luk kısmını iç piyasaya neredeyse bedavaya veriyor.
Kanun koruyucularımız da yurt dışına uyuşturucu saymanın cezasını müebbet, TÜRKİYE içerisinde satmanınsa 3-5 sene olarak belirliyor!...(Bu kanunlar sayesinde de Hans’ların Hasan’lardan daha kıymetli olduğunu öğreniyoruz)
Ülkenin içinde bu yaşananları seyredip bunalmış olan halk ülkemizin dışına bakıp moralini düzeltmek istiyor ama maalesef ne mümkün.Müttefik olduğumuz ülkelerden birinin gazetesinde 20-30 sene sonra ülkemizin bölüneceği yazılıyor.
Şakir Bey; bir ülkenin sahibi olabilmek günlük gazetelerin üzerine (TÜRKİYE TÜRK’LERİNDİR) diye yazarak maalesef olmuyor.
Bir ülkenin sahibi olabilmeniz için, o ülkenin sokağına, ayrıca da finansına hakim olmanız gerekmektedir.Ülkemizde ki finansa hakim olduğumuzu söylemek bence komedi den başka bir şey olamaz.(Bunu birkaç önce yaşanılan %20’lik devalüasyon da gördük)
Finansa hakim değiliz ama çok çalışıp gelecekte sahip olacağız diye iddiamız var.Bu çok güzel ve soylu bir düşüncedir.O zaman çalışabilmeniz için ise sokakta huzur olması gerekir.Şu an paramız yok ama huzurumuz var diyebilirsiniz.(Ülkemizde sokakta huzur olduğunu her halde deliler bile söylemez). Yakın bir tarihte Diyarbakır ve Mersin ili başta olmak üzere bir çok yeri bölücü örgüt yandaşları günlerce işgal etmişlerdir.(Zaten dağlar sürekli işgal altında ) Büyük şehirlere baktığımız da ise oralarda kapkaççıların ve gaspçıların işgalinde.
Sayın Süter; yurt içinde ve yurt dışında biraz önce anlattığım gelişmeleri gören halkın ne yapmasını bekliyorsunuz? Ellerine bir tane uzun, bir tane de kısa değnek alıp çelik çomak mı oynasınlar.Size sormuşlar ne yapabiliriz, Devlete nasıl sahip yardımcı olabiliriz.Bu yaşananlar böyle devam ederse artık sizlere de, kimseye de, bence sormayacaklar.
Türk Ceza Kanununda geçen meşru müdafaa haklarını ve inandıkları dinin kendilerine hak sağladığı kısasa kısas haklarını kullanacaklar yani yavaş yavaş duruma el koyacaklar.
Kendilerine örnek olarak seçecekleri proje ise, Atatürk’ün Bursa Nutku ve Gençliğe Hitabesi olacaktır.
Tabi ki gönül ister ki bunların hiç biri yaşanmasın.Ancak; sizinle konuşan manavın, bakkalın, emekli öğretmenin yani sokağın sesi bu şekilde olacağını söylüyor.(Sokağın sesini çok iyi okumayanlar kendi kanaatimce çok büyük hatalar yaparlar). Sizlere okullarda yaşanan yaralamaları, cinayeti yani şiddeti haber yapmayın diyorlar, kapkaç terörünü, gaspçıları, soyguncuları haber yapmayın diyorlar, çünkü teşvik edici oluyormuş.Tüm kalbimle katılıyorum bence de doğru ama bunları söyleyenler içerisinde milli hasletleri olan bir kişinin ismi veyahut görevde yada emekli bir subayın ismi geçince bilgileri Genelkurmayın önünde gazetecilere dağıtıyorlar, sonra da ( bu bilgileri göz altına alınan çeteden basına verilmiş olabilir, konuyu her yönüyle araştırıyoruz) diye açıklama yaparak bu milletin zekasını küçümsüyorlar.
Ama bilmedikleri ve unuttukları tek şey şudur ki; bu millet herkesi affedebilir ama zekasını küçümseyenleri asla.
Evet sayın Süter, insanların kendi başlarına organizasyonlar kurmaları tehlikelidir.Bunu belirttiğiniz için size tekrar teşekkür ediyorum ancak, bu tehlikeye dikkat çekerken emekli öğretmenleri, kasapları, manavları, bu tip organizasyonlar kurmaya iten sebepleri yok görmek, önemsememek, basında fazlaca yer vermemek, bence çok daha büyük bir tehlikedir.
Size görevinizde başarılar, yaşamınızda da esenlikler ve mutluluklar dilerim.
Sedat PEKER
|